8 Nisan 2008 Salı

Spotta durgunluk

LCD TV almak isteyenler nakit bulabiliyorlarsa, son derece iyi indrimler alabiliyorlarmış.

Tabi, piyasa (esnaf) son yıllarda kan ağlıyor, aşırı ithalat sonucu her türlü yabancı malı en olmadık yerde bulmanız mümkün.

Yerli malı nedir unuttuk artık, yağma mantar gibi her yere yayılmış, en olmadık sokaklarda yeni yeni yabancı dondurma markalara rastlarsanız şaşırmayın.

Bu arada kredi kartlarını kullanmayı bilemeyip, birde çaresizlikte yılana sarılır gibi harcamalarını taksitlendirenlerin vay haline, onlar hepten kaybetmişler.

Şimdi üstüne üstlük bir de kredili mevduatlarla her an başınız dertte. Onlar kredi kartı benzeri faizle her an pusuda beliyorlar, ATM'lerden para çekerken yetersiz (görünmeyen) uyarılar yüzünden yanlışlıkla çok yakalanıyoruz.

Nakit devri yeniden başlayacak olsa, bu ülke için en çok ben sevinirdim. Buna geriye gitmek diyen bile olabilir tabii. Bana göre eğitimsiz bir topluma karşı son derece iyi bir önlem sayılır, tıpkı eğitimsiz insanlarımızın oy kullanırken ülkeye yaşattıkları gibi.

Ülkemizde sadece eğitimsiz değil, sözde eğitimli olduğu halde kararsız halde bulunan yığınlar da çok kolay yönlendiriliyor ve onlarla birlikte herkesin gelecekleri karanlığa hapsoluyor, adeta ömrümüz bizden çalınıyor. IMF'ye gebe ekonomi politikaları gibi pek çok şey kendinden bir haber iktidarlara çok rahat dayatılıyor.

Bu nedenle savaşa da hiç gerek kalmadı artık, her geçen gün zaten otomatikman kaybediyoruz. Bir de biz birbirimizle savaşmaktan hiç geri durmuyorken, tüm bu olup biteni biraz olsun anlamaya ve kendimizce bir duruş sergilememeye direnircesine.

Şu çoktan nefret etmeye başladığım cep telefonu markalarında da yıllardır aynı bolluk ve tüketim çılgınlığı yaşanmıyor mu? Onlara adeta esir olmadık mı? Neredeyse sabit olmak mümkün değil zaten malum biliyoruz, ama bu iletişim saçmalşığında yalnız telefon üreticiler değil, operatörler ve altyapıcılar (şebekeciler, anten sağlayıcılar) bile tepemizde yaydıkları manyetik alanlarla bayram eder hale gelmediler mi?

Ya otomobil ?
O girdi gireli şu ülkeye (özellikle İstanbul'a) ne tarihi doku kaldı, ne temiz hava, ne de kazasız belasız gürültüsüz huzurlu bir çevre.

Şimdi yerel yönetimler iyice kendilerinden geçip, kentsel dönüşüm rantının peşinde sanki bile bile ortalığı karıştırmaya çalışıyorlar. Sözüm ona katma değer yaratıyorlar, satarak, yıkarak.

Çok yakında her yerde yabancı markalara kucak açan sokaklar (Akaretler) görürsek, acayipleşen bu çevre içinde kendimizi de kaybeder hale geleceğiz.

Belki de hala kimimizin bu çevredeki değişimler biraz daha hoşuna gitmeye devam edeceğinden, gelecek yıllarda yine benzer işleri yapmaları için oyların çoğunluğunu (nasıl bir ticaretse) ondan anladığını sanan bu yöneticilerin kapmalarına göz yumarak, kentten ve öz kültürümüzden iyice yoksun kalmaya daha da layik halde olacağız..

Hiç yorum yok: